18 Ekim 2009 Pazar

•.¸¸.•´´¯`••._.• Kaldırımlar•.¸¸.•´´¯`••._.•












































































































































































































































KALDIRIMLARSokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum Yolumun karanlığa saplanan noktasında Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.Kara gözler kül rengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda yalnız iki yoldan uyanık Biri benim, biri de serseri kaldırımlar İçimde damla damla bir korku birikiyor; Sanıyorum her sokak başını kesmiş devler, Üstüme camlarını hep simsiyah dikiyorGözüne mil çekilmiş bir ama gibi evlerKaldırımlar, çilekeş yalnızların annesiKaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır. Kaldırımlar, duyulur ses kesilince sesi, Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır. Bana düşmez can vermek yumuşak bir kucakta, Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum. Aman sabah olmasın bu karanlık sokakta, Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğumBen gideyim yol gitsin, ben gideyim yol gitsin; İki yanımdan aksın bir sel gibi fenerler. Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin; Yolumda zafer takı gölgeden taş kemerlerNe sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları. Islak bir yorgan gibi sımsıkı bürüneyim, Örtün, üstüme örtün serin karanlıkları.Uzanıverse gövdem taşlara boydan boya Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşiDalıp sokaklar kadar esrarlı bir uykuyaÖlse kaldırımların kara sevdalı eşi ...
Bak Yine Başladım Şiir YazmayaBak yine başladım şiir yazmaya Uzun zaman olmuştu Ellerim kalem tutmayalı Suskun yüreğime eşlik ettim epeydir Ben sustum, kalemim sustu Yüreğim sustu Şiirler sustu Ne zaman sen geldin Bana merhaba dedin O bakmakla tükenir gözlerinle İşte o zaman geldi ilk satırlar Aklıma En ağır bombalara maruz kalmış topraklarda Bir lokma ekmeğe muhtaç çocuklar gibi Muhtaçmışım sana Ve onların hayatın yok oluşuna attığı çığlıklar kadar Çığlık çığlığa sarıldım kalemlere Kimseye anlatamadıklarım vardı artık Uzun zamandır unuttuğum şeyler Senin bile bilmediğin kadar saklı İçinde sen olan Ben olan İçinde şiir yazacak kadar Hasret olduğum duygular Hazır sen bilmiyorken Henüz sihiri kaybolmadan Attım kendimi Afrika’nın en aç en bakir toprakları kadar bembeyaz sayfalara Yazdıkça sen oldu Çevirdim tekrar yazdım sayfaları Birer birer doldurdum Sana haber bile vermeden Teskere almış askerler kadar şendim Oyun oynarken cam kıran çocuklar kadar ürkek olsam da Henüz kimse bilmiyorken Tren katarları gibi ardı sıra Yazdım şiirlerimi Varsın öğrensin daha sonra Dedim her kim olursa olsun Hatta sana bile söylemeyi düşünüyorum Belki uzak duracak Susacak Ve bir daha asla bu sihiri yaratmayacaksın bende Ondan acelem Ondan sayfalarca yazdım Bendeki bu duygu soğumadan Ve sen henüz çekip gitmeden yüreğimden Okyanuslara dalıp elmas çıkaran Kübalı bir genç adam kadar diriyim Carl Lewis le yan yana koşmaya bile cesaretim var Kalbimin en nefes almaz haliyle Ve en sesim çıkmaz halimle Seni sevdiğimi tüm dünyaya haykıracak kadar Aşk dolu sesim Sözlerim Kelimelerim Bu satırları okuduğunda Gözlerine bakmak isterdim O yaşanası nice hayat barındıran gözlerine En sıcak anne dokunuşuna bedel ellerine Bu kâğıtları tutuşturup Sonrada ardıma bile bakmadan çekip gitsem de Bilmeni isterdim seni her daim Bugünkü kadar içten seveceğim Ben dost olmayı pek beceremem Ya severim Ya da nefret ederim Ortası yok duygularımın Ben tüm sevecenliğiyle ya kadın doğum uzmanı olurdum İnsanlara hayat veren Ya da hastalarına ötenazi uygulayan Gaddar bir cerrah Şimdi kadın doğum modundayım Bırak da yeni bir hayata merhaba dedirteyim Bu duygularımla demek geliyor içimden Ama sana bunu dermiyim Onu bile bilmeyecek kadar cesaretten uzak Bir sayfadayım Son noktalarım yoktur benim Söyler, yazar geçer giderim Acısı da sevinci de kalır bende en mahrem şekliyle Ya hiç konuşmam, lafını etmem Ya da asla susmam İşte böyle sarı şeker Bilsende bilmesende Ben tekrar şiir yazmaya başladım İster oku anla İster göz at sus ve git İstersen bana bir daha merhaba bile deme Ama artık kayıt altındasın Bu satırlar sana dair Anlasanda anlamasanda Bana şiir yazdıran sensin Ben bu satırları senin bakmaya doyamadığım Gözlerine yazdım Tutmaya kıyamadığım ellerine Ve altın sarısı saçlarına Belki bir daha görmem seni Belki bir dahakinde o kadar anlamlı gelmezsin bana Ya da olabildiğince Benim olursun Saatlerce, günlerce, aylarca, senelerce İşte o zaman seyreyle sen beni Bak ne şiirler yazıyorum Bak nasıl bakıyorum o beni alıp Diyar diyar gezdiren gözlerine Bak hiç bırakıyor muyum ellerini En azılı suçluların mahkeme başkanının kararını beklediği Gibi bekleyeceğim seni O bal dökülesi Dudaklarından çıkacak fermanın Ya zehir edecek bana dünyayı Ya da yeniden başlayacağım hayata Şaka şaka O kadar abartmam ki Her ne olursa olsun Bilki seni şiir yazacak kadar çok sevdim Ben en son şiirimi seneler önce yazdım Senelerdir Bomboş bu satırlar Tıpkı şu masum kalbim gibi Hadi şimdi söyle bana çekip gidiyim sana çıkan tüm yollardan Yoksa yollarına çiçek serip Dizlerimin üzerine çöküp Tanrıya teşekkür mü edeyim Seni bana gönderdiği için. Benim çok yazmama bakma sen Sen tek bir satır yaz Tek bir kelime de olur Ya da hiçbir şey yazma Ben nasılsa anlarım Gelmeyen cevaplara hazırım merak etme Dilinden düşmeyecek kelimeler kırmaz beni Sen yine benim bildiğim sen Ben yine senin bildiğin ben Olur, çıkarız bu satır aralarından Ve hiç yaşanmamış Kimse duymamış Ve dünyaya haykırmamış Kadar bakir kalırsın bende O güzel yaşanası gözlerinle O sıcak öpülesi ellerinle Hiç karşılaşmamış Sayarım kendimi Bende bir tek şiirin kalır Onuda okutmam kimselere Daha nice şiirlerim var kimsenin okumadığı Senden önce Senden sonrada olacak Der geçer giderim Bu son satırım Son dem bu akşam Kendine iyi bak Hele o yaşanası gözlerine Onlara da çok iyi bak...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder